Sezen Aksu’nun Vedası: Sana Sön Bir Sözüm Var O da Allahaısmarladık, KİB BYE.

seze

Sezen Aksu, 40. yıl konserlerinde SAHNELERE VEDA ETTİĞİNİ açıklamış. TİŞİKKİRLER SEZEN AKSU, KİB, BYE. Seni tanımak güzeldi.

YEAAK YEAAAAAAĞ, PIŞŞŞIK derler adama. Sen bunca gencin ocağını söndür, milleti melankoliden melankoliye sürükle, yuvamıza incir ağacının ormanını kur, sona da sahneleri bırakıyorum. Ay Allahını seversen bırak. 40 yıl sonra bıraksan ne bırakmasan ne? Sanki biz seni sahnede seviyoruz. Te allam.

Bak ben Sezen Aksu’yu hala 1970 küsuruncu yılındaki su gibi sesinden “kim severdi seni benim gibi öyle, kim tapardı sana Tanrı gibi böyle, elini vicdanına koy da söyle versiyonunda dinleyip, “İlk gün gibi seni özlerim, ilk gün gibi sana inancım var benim diye banıra banıra söyleyebiliyorsam, öyle bir veda olmaz. Veda etmenin bir adabı, bir haddi hududu, bir saygısı bir çerçevesi vardır. Öyle bir gün çıkıp da her şeye sünger çektim, veda ediyorum dersen, bence yemezler. En azından ben yemem. Çünkü canlarım, “dönüp de baktığım zaman, hatıralar ağlaşıyor, bir yara ki her yanımı, ince ince sızlatıyor“.  Öyle şeyler olunca da hop VEDA EDİYORUM, filan yemiyor. Frontal lobunuzdan, gerilere bir yerlere attığınız anılar, bedeniniz kadar çabuk veda etmiyor.

Şimdi kabul etmek gerekir ki, Sezen Aksu olmasa, pasparlak, yusyuvarlak bir hayatım olabilir; standard bir mutluluk içinde kocişimle düğünümüzü Boğaziçi’nin hangi yalısında yapıp eşe dosta hava atsak diye düşünebilir, evlenince her sene daha iyi bir arabaya terfi edebilir, haftasonları beyimle AVM’lerde gezebilir, indirim sezonu ABD’nin seçkin outlet center’larında 10 Dolar’a GAP kot pantolon almayı kovalayabilir, ilişkimiz monotonlaşırsa da hareketlensin diye ona bir de çocuk vermiş olabilirdim. Ama yapmadım. Neden yapmadım? Sezen Aksu yüzünden. Pardon biraz da Aysel Gürel, Uzay Heparı, Yıldız Tilbe ve sadece 15 dakika yaşayıp, bir  kaç şarkı yazıp bu dünyadan göçtüğünü düşündüğüm Sevgili Çiğdem Talu’nun da katkısı olabilir.

Yanisi, Sezen Aksu 40 yıl sonra çok istiyorsa sahnelere veda edebilir, ben 15 yaşındayken gerizekalı bir ergen gibi “Kolay olmayacak, elbet üzüleceğiz, mutlaka bir iz bırakacak, belki de çocuk gibi sana küseceğim, seneler sonra utanarak” diye şarkı söylüyordum. Bence 15 yaşında bir kız çocuğu olarak odamın duvarlarını siyaha boyayıp, o zamanların modası olan  pantolon kemeri yerine zincir takıp, Taksim sokaklarında dolaşmalıydım. Ama yoo, ben 5 yaşından beri profesyonel olarak aşık oluyorum. Bu konudaki kariyer basamaklarımda bana çok yardımcı olan mentorum Sezen Aksu’ya teşekkürü borç bilirim. Şimdi sahneyi bırakıyormuş, ÇOK DA TIN. Neyse hadi, 80’lerde biraz yumuşayıp, hepimizin hafif yollu olmasını sağlayan “bu gece gel yarın istersen yine git, hatta unut sen dün gece nerdeydin kimle seviştin” filan gibi şarkıların hakkını yemiyim. Ayselciğim olmasa onlar da olmayacak, erkenden ölecektik acıdan yahu.

Neyse artık olan oldu, onulmaz yaralar açıldı, her yerimiz kevgir gibi oldu acıdan. O zaman ben de kendisine “sana son bir sözüm var, o da Allahaısmarladık” diyorum, zira sanırım daldığımız rüyadan uyanma zamanı geldi .

Bir dunya ki temeli bir
Her taşında yalan var
Dısı parlak ici bombos
Yeminler neye yarar
Daldığımız rüyadan yıllardır uyanmadık
Degil iki sevgili, dost bile olamadık
Dügümlendi kalbimde
Gömüldü ilk hıçkırık
Aşkımıza aşk degil yillarca yalan kattık
Sana son bir sozum var
O da allahaısmarladık