Kazıklı Voyvoda’ya Karşı Berdan Mardini İngilizcesi

“Ben PhD’mi topuklu ayakkabı üstüne yaptım” diyen bir sevgili dostum var; kendisiyle kapışacak kadar çok, sık ve dahi yüksek ökçeli -ökçe yani topuk işte, havası olsun dedim– ayakkabı giyebilmekle övünebilirdim. Hatta zaman zaman kendi gerçek boyumu unuttuğum dahi oluyor.  Neyse ki sonra anında “boyumun ölçüsünü alacak” bir olay yaşıyorum hayatta.

Neyse bu yersiz ve dayanaksız övüncüm, bundan 12 gün önce, nal gibi topuklu ayakkabılarda vitesi 2’ye alamadığım için düşmemle sonuçlandı.  Bu ne biçim metafor demeyin, otomobilde olduğu gibi topuklu ayakkabıda da düz vites kullanıyorum demek istemiştim.  Netice olarak 3 hafta ayağını kalp hizasında uzatmaya mahkum bir insana dönüştüm. Cirque du Soleil sanatçısı filan olmadığıma göre ayağımı kalp hizasında uzatamadığımı tahmin edersiniz. Neticede ayağımı sadece kazık gibi uzatıyorum.

Ayağımı kazık gibi uzatttığım bu geçtiğimiz 10 gün; her hastalıkta en az iki doktora, her uyuşmazlıkta en az iki avukata danışmak gerektiğini bir kez daha öğretti. Yok pardon konu o değil.  Zaten ne alakası var?

Konu şuydu:  Ayağı sakatlanıp 10 günden fazla evden çalışınca, insan “efficiency” de bir tavan yapıyor, işler ultra verimli, ultra hızlı, araştırmalar gırla bir de üstüne zaman kalıyor.   Yani sizin anlayacağınız “içerdeyken düşünecek çok vaktim oldu  .

İşte sonra anladım ki 30 yaşımla, ve hatta yakında nerdeyse 31 oluyorum saçmalık, çıkardığım en net kıssadan hisse, kazık yemede PhD yapıp, “Kazıklı Voyvoda” rütbesine erilebildiği oldu. Yanisi “vız gelmek ve tırrıs gitmek“.

Konuya tarihsel olarak değinirsek, sevgili Kazıklı Voyvoda, bir diğer adıyla aslında III.Vlad esasında bildiğimiz Dracula. Kafalar karıştı, şöyle anlatayım. “Voyvoda” işte bildiğimiz “prens” mertebesi. III.Vlad ise Eflak Voyvoda’sı. Özellikle esir aldığı Osmanlı askerlerini kazıklara çakarak işkenceyle öldüren bir abimiz. Eflak’ta bir sürrealist yani.  Kendisi aynı zamanda Kont Dracula. Bram Stoker, Dracula romanını kendisinden esinlenerek yazıyor. Aşağıdaki görselde kendisinin bir vesikalığı yer alıyor. Gördüğünüz üzere, sırf tipten 10 yıl yer bir abi.

vla1

Kafalar biraz yandı şu an, farkındayım. Alın Wikipedia’dan okuyun derim: https://tr.wikipedia.org/wiki/III._Vlad#Voyvoda

Yani tabi tarih dersi vermeyecektim. Vlad hakkında bildiklerim kazıkları olduğu, Voyvodalık yaparak geçimini sürdürdüğü ve aynı zamanda Dracula’nın ta kendisi olduğunu bilmemle sınırlı. Yani boyumun ölçüsünü kolaylıkla alabileceğim bir konu. Neyse ki bu hayatta beni uzun boy ve küstahlıktan daha çok etkileyen ve tedirgin eden şeyler de var.

Neyse ne diyordum, 30. yaş hayatta ne değiştiriyor diye soran milyonlarca 29 yaşında arkadaşım var.  Hatta 28’ler de türüyor, ne fark olabilir diye. Valla genel çerçevede insan aynı dallamalıkta hayatına devam edebiliyor kabul, ruh yaşlanmıyor filan ne hoş. Ama bildiğim tek bir şey varsa, “kazık” konusunda bir PhD, hiç olmadı bir tezli yüksek lisans boyutuna geliyorsunuz.  Artık aynı hızda devam edersem, 40 yaşıma doçentlik veririm.

Nasıl mı oluyor? Sevgili Voyvodalar topluca gelip, kazığı kalın bağırsağınızdan girip, ağzınızdan çıkarsa (çok iğrenç kabul ediyorum) vereceğiniz tepki maksimum Berdan Mardini’nin İngilizce konuşması gibi: “Consüresüleysıns it iz emeyzink” kadar oluyor.   Berdan Mardini’nin İngilizce konuştuğu videoyu nerden izledim, nasıl hayatıma girdi, bu adam neden İngilizce konuşuyor hiç sormayın. Ben de bilmiyorum.  Ama en önemlisi, olabilecek en “emeyzink” anda bile soğukkanlılığını koruması sanki. Dokunaklı ve çıkarımlı bir ağalı, beyli TV dizisi olduğuna şüphem yok. Consüresüleysins Berdan. Hatta Consüras! (Congratz’in kısası gibi).

Nihayetinde, 30 yaşında olsak da olmasak da, her yer çarpık ilişkiler zinciri her yer direniş; yahut rahmetli Ahmet Kaya’nın da dediği gibi “nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça“. Bu ahmaklıklar denizinde önümüz arkam sağım solum sobe olduğuna göre:

“Neden Berdan Mardini İngilizce konuşuyor, orası Mardin mi?

Bu kadın da kim?

DAHA ÖNEMLİSİ VE TEKRAR TEKRAR SORALIM NEDEN İNGİLİZCE KONUŞUYORLAR?

BİZİ SALAK MI SANIYORLAR?” filan gibi konuları çok sorgulamıyorsunuz.

Neticede gerçekleşen olaylar “EMEYZİNK” ve büyük bir “CONSÜRESÜLEYSINS” hak ediyor. Siz de izleyin ve bir daha sizin için de hiçbir şey eskisi gibi olmasın isterim: