Beyaz Toka ve Beslenme Çantası Yasakları

Beyaz toka ve Beslenme Çantası Yasakları başlıklı bu yazımda, eksperimental bir çalışma yapıyorum. Aynı anda moda blogger’ı ve siyasi konularda blogger’lık yapılabildiğini kanıtlıyorum. Siyasi blogger’lık diye bir şey yok. Aslında beslenme çantası yasakları konusu siyasi değil, sosyo-ekonomik ama fashion blogger gibi havalı bir şeyin yanında, sosyo-ekonomik blogger’lık filan mı deseydim? Neyse konuya geçelim:

Beyaz toka nereden çıktı? Derin bir nostalji. Eski fotoğraflardan çıkıp geldi. ilkokul 1. sınıfın 29 Ekim’inde okunan cumhuriyet şiiri, kürsüde elimde mikrofon, kafamda beyaz toka. Kendiliğinden fiyonk, çiçek vs. şeklinde olurdu, fışırdayan kumaştan. Tuhafiyecide satılırdı. Ortaköy’de “Urşan Tuhafiye” vardı, tüm Ortaköylüler bilir. Bizim beyaz toka ve beyaz çorap kaynağımız orasıydı.

Beyaz toka, ben ilkokuldayken kafamıza iliştirmemizin zorunlu olduğu şeydi. Bakınız adettendi, modaydı filan demiyorum. “Zorunlu” idi. Misal beyaz çorap da zorunlu idi ama rugan ayakkabıyla daha afili durduğu için kenarı dantelli, fırfırlı olandan giyerdik.  Ama beyaz toka zorunluydu kızlara. Kafamıza beyaz bir şey iliştirme hastalığını, müfredatla kanımıza işlemişler, subliminali 7 yaşında enjekte etmişler, en nihayetinde gelinden başka bir şey olamazsın demişler gibi keko, kezo ve hıyarsı çağrışımlar yapabilirim ama yapmayacağım.

Şöyle bir şeyler takmışsınızdır kafanıza kesin hanımlar:

beyaz toka

Bir de bunun şuna takılı olduğunu düşünün:

çıtçıt

Düşündünüz mü? Bence saçınızı at kuyruğu yapıp anlamsızca hem sağ hem sol şakağınızın hizasında bunlardan taktınız hepiniz. Zorunluydu diyorum ya la? 1992 ve öncesinde ilkokula başlamış olup bundan haberiniz olmamış olamaz.

90’larda örgün eğitimin bazı gereklilikleri vardı. Misal, beslenme çantasına öyle her şey konmazdı bilirsiniz. Öncelikle beslenme 10 dakikalık teneffüste sınıfta yapıldığından, köfte gibi kokulu gıdalar götürülmezdi.  Özal-Demirel-Çiller dönemleri memurlar kemer sıkmaktan karnı sırtına yapışık gezdiğinden ve muz gibi şeyler ithal edilmeye başlandığından, güzelim Anamur muzu varken Çikitalar kakalandığından, muz yasaktı. Çok pahalıydı lan muz. Yumurta filan yasaktı bir de zaten soğuk bir yumurtaya kimin ihtiyacı var?  Koysan da yemem. Benim beslenmemde beyaz peynirli sandviç veya bizimkilerin hiç vakti yoksa meyveli top kek olurdu. Kakaolu top kekten nefret ederdim ben.

Temsili: Beslenme Çantası
Temsili: Beslenme Çantası

Her şey beyaz toka zorunluluğu ve beslenme çantası yasaklarından ibaret mi sanıyorsunuz? 90’lar son derece kuralcı ama bir o kadar liberaldi. Mesela uçlu kalemi de yasaklardı bizim öğretmen. Ucu zırt pırt kırılıyor diye olabilir ama bundan öğretmene ne ki aslında? Belki de yazım becerilerimizin ve kalem tutma şeklimizin gelişmesiyle ilgili ulvi sebepleri vardı bilemiyorum.

Tüm bu sosyo-ekonomik detayları ince ince düşünen öğretmenlerimizin sene başında, bilmem kaç ortalı defter istiyorum gibi dayatmalarda bulunmasını ise hiç anlamamışımdır. Benim ne kadar kalın bir deftere yazmak istediğimden size neydi ki? Kaldı ki annem kendisi de bir öğretmen ve süper çevre dostu olduğundan, bir önceki seneden kalan defterin arkadan başlanarak yazılması ve ziyan edilmemesi, ağaçların boşuna kesilmemesi gibi bilgilerle doldururdu kafamı. Ben de garip çocukmuşum, bu durumun karizmayı çizmesi gibi endişelerim olmazdı hiç, ağaç kurtardım diye sevinip millete ukalalık yapardım.

Şimdilerde asıl garipsediğim ilkokul çağındaki kızların deri tayt filan giymesi ya da mini mini oğlan çocuklarının adam gibi giydirilip, pet gibi ortada dolaştırılması evet ama bana ne benim çocuğum mu diyorum? Bir yandan da hızla büyüyor eşşolusularla aynı dünyayı paylaşıyorum.

Daha da garip olan, hala genç yaşta sayılmama rağmen, “bizim zamanımızda şu yoktu bu yoktu, şu şöyle yapılırdı” filan bazında ukalalıklar yapmaya muktedir olabileceğim bir dönemi yaşamışım. Belki söylemişimdir, ilk fotoğraf çeken telefonumu aldığımda sizler Ayfon 3G gibi şeyler kullanıyordunuz.

Ah 90’lar.